Zafer Partisi Basından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Sevdagül Tunçer, 31 Mart seçimlerini değerlendirdi.
Av. Sevdagül Tunçer: Yüce Türk Milleti,
Zafer Partisi Türkiye Cumhuriyeti’nin en genç partisi olarak sadece iki yıl içinde ülkemizin her yerinde teşkilatlanma sürecini tamamlamış ve Türk siyasi tarihindeki yerini almıştır. Her türlü maddi yoksunluklara rağmen Türk milletinin ruh ikliminden doğmuş ve Atatürk milliyetçiliği çizgisinde kurucu değerlerin canlandığı yeni bir ocak olmuştur.
Türkiye’nin en genç partisi olarak Mayıs 2023 genel seçimleri ve geçen hafta gerçekleşen Mart 2024 yerel seçimlerinde aldığı istikrarlı oylarla temelinin sağlamlığını ve iktidara yürümedeki kararlılığını göstermiştir. Mayıs 2023’teki genel seçimlerle Mart 2024’teki yerel seçim sonuçlarını kıyaslamak metodolojik olarak çok uygun olmasa da her sonucun siyasette bir gösterge olması bakımından kıyaslamaya ve yorumlamaya bir süre daha devam edeceğiz. Esasen bir kıyaslama yapılacaksa milletvekili seçimleri ile il genel meclisi oylarını kıyaslamak bizleri daha doğru neticelere ulaştıracaktır. Buradan baktığımızda genel ya da yerel seçimlerde ortaya çıkan sonuçlarda tartışmasız olan bir tek gerçek söz konusudur: Kutuplaşma ve kamplaşma siyaseti milletimizin gerçek iradesinin sandığa yansımasının önündeki engeldir!
Kamplaşmanın kodları 2017 yılı itibarıyla mahkûm edildiğimiz cumhurbaşkanlığı sisteminde gizlidir. Bugün gelinen noktada Başkanlık sisteminin yarattığı kutuplaşmayı konuşarak demokrasimizin geleceğini daha rahat değerlendirebiliriz. Başkanlık sisteminin beslendiği ana damar olan kutuplaşmada ya kazanır ya da kaybedersiniz, güç dağılımından çoğulcu demokrasiden söz edilemez. Çoğunluğun dayatmaları da işte burada ortaya çıkar. Seçim sonuçları kutuplaştırma siyaseti sonucu gücün el değiştirdiği bir kamplaşmanın esiri olmuştur. Türk Milletine ait olan varlıklar, mevcut iktidar tarafından sınırsızca kullanılırken İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlere sahip olan muhalefet belediyeleri de milletimize ait diğer kaynakları aynı çoğunlukçuluk anlayışının tehlikeli sorumsuzluğuyla kullanmıştır.
Zafer Partisi, çelik çekirdek kadrosu ve kıt kaynaklarıyla adeta Kuvayı Milliye ruhuyla muazzam bir seçim süreci geçirdi. Zafer Partisi’nin teşkilatları ve Atatürk milliyetçiliğine gönül verenler gece gündüz çalıştılar, ellerinden gelenin en iyisini yaptılar. İki kutup etrafında kümelenen siyasi sarmal nedeniyle, sahada aldığımız destek ve gördüğümüz ilgi oranında sandıktaki oylarımız fazla yükselmedi. Halkımızın yaşadığı sıkışmışlık ve bezginlik sebebiyle milyonlarca kişi ya sandığa gitmedi ya da kendini ana muhalefet partisi adaylarına oy vermek zorunda hissetti. Zafer Partisi yerel seçim olmasına rağmen genel seçimlerde aldığı 2,2 oranındaki oyu 2,7’ye yükseltmeyi başardı. Bu sonuçlara göre sadece iki yılda 1 milyon 111 bin; yüksek eğitimli, genç, dinamik geleceğe umut ve güvenle bakan Zafer Partili kitlenin kalıcı olarak konumlandığı ortaya çıktı. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını henüz tamamladığı ikinci yüzyılında, iki yaşında genç bir parti olarak Atamızdan aldığımız ilhamı geleceğe taşımak üzere yolumuza devam ediyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsız karakterinin bugün yükseldiği Zafer Partisi’nin bu istikrarlı ilerleyişi, Türk Milletinden gördüğü ilgi ve sempati, milyonlarca Türk milliyetçisini siyasal İslamcı anlayışa esir eden bir avuç sözde milliyetçi siyasileri ve seçmenin iktidar karşıtlığından beslenen sözde Atatürkçüleri korkutmaktadır. İktidar partisi ve medya patronu muhalefetin ağır medya ambargolarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti üzerinde dizayn edilmek istenen bütün oyunları fark eden ve bunları korkmadan dile getiren tek parti: Zafer Partisi’dir. Ulus devlet yapımızı ve üniter devlet varlığımızı, kendi şahsi menfaatleri ve emelleri için işbirlikçilerine peşkeş çekmeye kalkanlara karşı Zafer Partisi İkinci Kuvayı Milliye hareketini başlatmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kaçak ve sığınmacılarla demografik işgale kalkanların karşısında durmayan, Anayasamızın ilk dört maddesine ve 66’ncı maddesine sahip çıkmayan hiç kimse “Atatürkçüyüm” ve ‘milliyetçiyim’ diye ortada dolaşamaz! Ama herkes bilsin ki Zafer Partisi, siyasal İslamcıların, bölücülerin, emperyalistlerin karşısında Cumhuriyetimizi, anayasamızı ve elbette Türk kimliğini çelikten bir kale gibi korumaya devam edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını öz yurdunda ikinci plana atmaya çalışan hiçbir yaklaşım kabul edilemez. Üç yanı denizlerle çevrili, mümbit olan böyle bir cennet vatanda, yanlış uygulamalarla ekonomik yoksunluk girdabına sürüklenen asil milletimiz, Zafer Partisi’nin idrak seviyesi yüksek kadroları ve evlatları sayesinde, Türk ulusunun sesi olarak iktidara emin adımlarla yürüyüşünü sürdürecektir.
Ey Türk Milleti! Sözümüz bir, andımız bir, inancımız bir olsun! Zafer bizimdir!