Azmi Karamahmutoğlu: TBMM’ye gelecek olan yasa tasarıları var. Bunlardan biri kamuoyunda tartışılan sokak hayvanlarına ilişkin. Bir diğeri ise nüfus casusluğu, diğer adıyla etki ajanlığı yasa tasarısı var. Sokak hayvanları meselesine ilişkin Zafer Partisi, kurulduğu günden bu yana özellikle son 2 yıldır çözüm önerilerini Türk kamuoyu önünde sıklıkla paylaşmakta. Zafer Partisi olarak her canlının yaşaması ve yaşatılmasının yanındayız. İnsan, hayvan veya bitki olsun canlılara yönelik hiçbir vahşi saldırganlığın yanında değiliz. Sorunun doğuşu, doğması ve büyümesi ele alınmadan bugünü yalnızca ele alınıyor. Ülke genelinde ilgili kurumların verdiği rakama göre 3,5 milyon sahipsiz sokak köpeği var. Oysa belediyelere yasanın yüklemiş olduğu yükümlülükler var. Belediyeler bakımevi, hayvan barınağı bulundurmak zorunda ve bunu sağlayabilmek için de kesinleşmiş bütçelerinden belli bir oranda kaynak ayırması kanunla kayıt altına alınmış. Ülkemizdeki barınak sayısı sadece 254. 1389 belediyemiz var. 1389 belediyenin 1135’inde barınak, hayvan bakımevi yok. Öyleyse sorunun kaynağının meseleye eğilmemekle, ilgilenmemekle alakalı olduğunu çözümüne dair hiçbir şey yapmamakla alakalı olduğunu anlıyoruz. 2021 yılında çıkarılmış yasa gerektiği şekilde uygulanabilseydi sorun bugünkü boyutuna ulaşmazdı. Bundan sonrası için yapılacak olanlar nelerdir? Elbette ki sahipsiz sokak hayvanlarının kendi doğal yaşam alanlarında ve korunaklı bir şekilde hayata geldikleri kısa ömürlerini tamamlayıp insanlık görevimiz olmalı. Sokak hayvanlarının yaşam alanı asfalt yollar değildir. Beton kaldırımlar sokak hayvanlarının yaşam alanı değildir. Sokak hayvanlarının yaşam alanı doğal ortam olmalıdır, ağaçların altı olmalıdır, arabaların altı olmak yerine. Bunun için belediyeler şehrin dışında, çevresinde ormanlık alanlarda çevrili, koruma altına alınmış yerlerde barınaklar tesis edebilir. Meselenin aşılamayacak yeri yoktur. Gereksiz, anlamsız yere fazladan bir kutuplaşma, sorunun çok daha ötesinde bir kutuplaşma toplumda yaşanıyor ve yaşatılıyor.
Bir diğer gelecek olan yasa tasarısının nüfus casusluğu, etki ajanlığı ile ilgili olduğunu söylemiştim. Etki ajanlığına ilişkin yasayı getirmekteki maksadı AKP hükümetinin hiç de iyi niyetli olmadığını biliyoruz. Belli ki toplumsal muhalefeti, medyayı, aydınları daha da susturmak, daha da baskı altına almak için bunun yapıldığını biliyoruz. Adeta istatistiki rakamları bile yayınlanmasının yasak hale geleceği bir Türkiye’ye daha da fazla kendi içine doğru kapanmış daha da karanlığa itilmiş bir Türkiye’ye konuşmayan, düşünmeyen, düşündüğünü söylemeyen bir Türkiye’ye doğru götürülüyoruz. Bunun için hükümetin 22 yıldır elde ettiği kaynaklarla besleyip büyüttüğü medyası var. Satın aldığı kamu kaynaklarından beslediği medyası var. Kendi eliyle yarattığı sermayedarları var. O sermayedarlara aldırmış olduğu medya kuruluşları var. O medya kuruluşlarında satmayan gazetelerde okunmayan yazılar yazan elle şekillendirilip büyütülmüş aydınlar var. Bunların işi gücü çocukluk sanrılarının büyüdüklerinde de taşımaları ve bunu topluma kabul ettirmeleri. Kendisi gibi düşünmeyenleri de ihanetle, memlekete düşmanlıkla suçlamaları.
Bu vermiş olduğum tanımlamalara bariz oturan, uyan profillerden bir tanesi de Yeni Şafak Gazetesi’nde bir köşe meşgul eden, dilediği kadar meşgul edebilir, Aydın Ünal isimli profildir. Aydın Ünal’ın bugünkü yazısında Zafer Partisi’ne, Prof. Dr. Ümit Özdağ’a ve Zafer Partililerin tamamına dönük hakaret içerikli, saldırgan ve asılsız suçlamalarla dolu yazıyı toplantıya girmeden evvel okuma bahtsızlığını yaşadım. Aydın Ünal’a tekrar hatırlatmak istiyorum; daha önce Türk milliyetçilerine dönük yapmış olduğu saldırganlığı her aklına geldiğinde yapabileceğini zannetmesin. Rüzgar eken fırtına biçer. Türk milliyetçilerine dönük hakarethamiz bir cümle kuracağınıza karşılık alma hakkını doğurduğunu bilmenizi isterim. Aydın Ünal cevabını Zafer Partisi ve Zafer Partililer siyaset yaptığı her gün boyunca cevabınızı alacaksınız. Çıkartmakta olduğunuz bu yasanın bir gün gelecek ayağınıza dolanacağını ve Arap kültür emperyalizmine uşaklık ettiğinizi ve Arap kültür emperyalizminin nüfus casusları olduğunuz şeklinde suçlanacağınızı görebilirsiniz. Türkiye’yi bu cenderenin içine sokmayın, iktidar gücünü, iktidarın kamu kaynaklarıyla size sağlamış olduğu medya kuruluşlarındaki rahatınızı bu memleketin her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi asli sahipleri olan Zafer Partileri, Türk milliyetçilerini, Türkçülere, Atatürkçülere dönük olarak silah çeklinde kullanmayın. İktidar gücünüze çok güvenmeyin. Sizden önce de iktidar koltuklarında oturan başka siyasi görüşler başka siyasi partiler olmuştu.