ATA İTTİFAKI ORTAK MUTABAKAT BELGESİ
11 Mart 2023
ATA ittifakını oluşturan Partiler olarak niçin bir araya geldik?
AKP, PKK terör örgütü ile “mücadele” etmek yerine “müzakere” ederek, terör örgütünü adeta meşrulaştırmıştır. Barış süreci aldatmacasıyla, memleketin bir bölümü PKK terör örgütüne terk edilmiş ve “devlet otoritesi” yok edilmiştir. Bu hatalı politika sonunda, Hendek Operasyonları ile Kıbrıs Barış Harekâtında verdiğimiz şehitten fazlası verilmiştir.
AKP, başta FETÖ olmak üzere, cemaat ve tarikatlar ile ortaklık kurarak, kadim devlet geleneğimizi ve kurumlarımızı tahrip etmiştir. Devlet kurumlarının FETÖ ve cemaatlere terk edilmesi ile devlet içinde ayrı bir “paralel devlet yapılanması” oluşmuştur. Muhalefet kanadı tarikat ve cemaatleşmeye karşı durmamış, aksine buradan siyasi rant elde etmeye çalışmıştır.
FETÖ “15 Temmuz 2016 Kalkışması” ile devlete meydan okumuş, Gazi Meclisimiz bombalanmış ancak milletimizin karşı durması ve kararlılığı ile bu kalkışma bastırılmıştır.
15 Temmuz Darbe Girişimini, “16 Nisan 2017 Kirli Referandumu” izlemiş ve “Tek Adam Rejimi” kurularak, “devlet krizi” daha da ağırlaşmıştır. TBMM yok sayılarak, KHK’lar ile ülke yönetilir hale gelmiştir.
Tek Adam rejiminde, toplumun aşırı “kutuplaşması” ve hatta “düşmanlaşma” teşvik edilmiş ve “Milli Birlik” krizi giderek derinleşmiştir.
2002’den bu yana “Rant-Borç-Talan” anlayışı ile üretimden uzaklaşılmış, neo-liberal ekonomi politikaları ile Türkiye ekonomisi ağır bir krize sürüklenmiştir. Yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, rekor seviyelere ulaşan ve artık faizleri bile döndürülemeyen dış ve iç borç, gittikçe artan bütçe açığı ve cari açık ile gelir dağılımı adaletsizliği; halkta derin bir yoksulluk oluşturmuştur. Toplumun % 65’lik bir bölümü, asgari ücretli olarak, “açlık sınırı altında” yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Sözde “Stratejik Derinlik” iddiası ve hatalı Suriye politikaları ile Türkiye, tarihin en ağır sığınmacı ve kaçak akınına maruz bırakılmıştır. Resmî rakamlarla 13 milyona ulaşan sığınmacı ve kaçak kitlesi, Türkiye için hazmedilemez güvenlik, nüfus, ekonomi ve siyasi riskler oluşturmuştur. Artık açık bir işgale dönen bu yapı, öncelikle ele alınması ve çözülmesi gereken bir bekâ sorununa dönüşmüştür.
Diğer yanda, Kahramanmaraş merkezli depremlerin neden olduğu ağır yıkım ve büyük can kaybı, 21 yıllık AKP döneminin “ihmal ve sorumsuzluk” iktidarı olduğunu göstermektedir. On binlerce vatandaşımızın hayatına mâl olan bu ihmaller zincirini “kader” diye pazarlayıp, “helalleşme” ile örtbas etme girişimleri nafiledir. AKP hükümetleri, devlette çok ağır bir yıkıma neden olmuş, devlet deprem enkazının altında kalmıştır.
Oluşan bu vahim tablo karşısında; AKP hükümetleri, sanal gündemlerle halkı oyalamaya çalışırken, 6’lı Masa İttifakı “Cumhurbaşkanı adaylığı” tartışmaları, masayı devirip yeniden kurma veya “başörtüsü yasa teklifi” gibi, halkın acil ihtiyaçlarının çok uzağında kalan “zayıf” bir yapı sergilemektedir.
6’lı Masada yer alan ortakların Anayasadan “Türklük” tanımının çıkarılması, tarikat ve cemaatlere yasal statü verilmesi veya yeniden Kürt Açılımı söylemleri, yurtsever halkımızda endişe ve güvensizliğe neden olmaktadır.
Diğer yanda, 6’lı masa bileşenlerinin, 13 milyon sığınmacı ve kaçak meselesindeki tutumu, AKP ile paralellik arz etmektedir. Gönüllü olanların dönmesi ve kalanların entegrasyonu anlayışı, diğer birçok konuda olduğu gibi, Türk siyasetinin “muhalefetsiz kalmasına” neden olmaktadır.
Vatandaşlık verilen kaçak ve sığınmacı sayısının 2 milyona ulaşması ya da oy kullanacak yabancı sayısının artık 1 milyona ulaşması, bu “sözde muhalefeti” rahatsız etmemektedir.
Oluşan bu tablo, Türkiye’yi yıkıma sürükleyen AKP hükümetleri karşısında, bir muhalefet olmadığını göstermektedir.
AKP, 21 yıllık iktidarı sonunda, ülkeyi “muhalefetsiz” yönetmenin keyfini sürerken, halk yokluk ve yoksulluk içinde kıvranmakta, devletimiz tarihin en ağır kaçak/sığınmacı krizi ile bir iç savaşa doğru kontrolsüzce sürüklenmektedir.
(TEMEL İLKELERİMİZ)
Cumhuriyet tarihimizin en ağır krizlerinin yaşandığı bu vahim tablo karşısında bizler “ATA İTTİFAKI” olarak birlikte çalışmaya karar verdik.
İttifak Partileri olarak, Anayasamızın başlangıç bölümünde yer alan ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan “Devletin Şekli” ve “Cumhuriyetin Niteliklerine” gönülden bağlılığımızı bir kez daha ilan ederiz.
İttifak partileri olarak, Cumhuriyetimizin kurucu kadrosuna, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere saygı, minnet ve şükranlarımızı sunarız. Siyasi esin kaynağımız; Cumhuriyetimizin Kurucu Değerleri ve 1924 Anayasasıdır.
Bu ittifak, Türkiye’nin “ASIL VE GERÇEK MUHALEFETİ” olarak, halkımızın acil ve öncelikli sorunlarına ortak çözümler oluşturarak, memleketimizi güvenlik, özgürlük, refah ve huzura ulaştırmak amacındadır.
Tek Adam rejiminden kaynaklanan ağır siyasi ve hukuksal sorunların çözümü, dinamik bir çözüm sürecini gerektirmektedir. Bu süreçte, geçici olarak, bir süre daha Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine devam edilecektir. Bununla birlikte, bütçe yapma yetkisinin yeniden TBMM’ne verilmesi, Bakanlık Müsteşarlıklarının yeniden oluşturulması, Gensoru uygulamasına geçiş gibi konular öncelikle planlanacaktır. Belirlenen öncelikli düzenlemelerin ivedilikle gerçekleşmesinin ardından, yeniden “parlamenter sisteme” geçiş yapılacaktır.
Terörün her türlüsü, nereden gelirse gelsin lanetlenecek ve etkinlikle mücadele edilecektir.
Siyaset bir rant aracı olmaktan çıkarılacaktır.
Kadına karşı şiddet ve çocuk istismarını önleyici tedbirler alınacaktır.
Doğaya, çevreye ve hayvan haklarına karşı duyarlı olunacaktır.
“Mavi Vatan” ve “Gök Vatan” hak ve menfaatlerimiz tavizsiz olarak savunulacaktır.
Sosyal adaletin hâkim olduğu bir düzen için “hukuk reformu” yapılacaktır. Özgürlük, eşitlik ve dayanışma içinde, temel hak ve özgürlükler geliştirilecektir.
Din, mezhep, etnisite ve cinsiyet ayrımcılığı yapmadan, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, üniter yapısına ve millî sınırlarına sahip çıkılacaktır.
Milli Eğitim Sistemi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi) çerçevesinde ve çağdaş ihtiyaçlara uygun olarak yeniden düzenlenecektir.
Üzerinde yaşadığımız toprakların binlerce yıllık geçmişine, tarih ve millî kültür mirasına sahip çıkılacaktır.
ÇÖZÜM YOLLARIMIZ
1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Geçici Koruma Statüsü” iptal edilecektir. Bu bağlamda, 10 yılı aşkın süredir memleketimizde misafir ettiğimiz Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler ve Kaçaklar, ülkelerine geri gönderilmeye başlanacaktır.
Sınır dışı etme ve geri gönderme işlemleri, tüm yabancıları kapsayacak ve ulusal/uluslararası hukuka uygun olarak, bir yıl içinde tamamlanacaktır.
Kaçaklar ve Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler ülkelerine geri gönderilirken, ülkemizden yurtdışına gitmiş gözbebeğimiz gençlerimizin geri dönmeleri için de gereken çalışmalar başlatılacaktır.
AKP’nin destek ve yardımıyla, FETÖ ve diğer cemaatlerin işgal ve tahrip ettiği devlet kurumları, başta yargı ve ordu olmak üzere, bir reform programı ile yeniden düzenlenecek ve güçlendirilecektir. Askerî Liseler, Polis Koleji, Asker Hastaneleri, Askeri Yargı Sistemi yeniden kurulacaktır. GATA yeniden askeri sağlık sisteminin akademik merkezi olacaktır.
AKP iktidarlarında Yargı siyasi baskı aracı olarak kullanılmıştır. Yargıdaki cemaat ve tarikat yapılanması ayıklanacak, yargının tarafsız ve bağımsız çalışması sağlanacaktır.
PKK terörüne karşı, yurtiçi ve yurtdışında, tüm millî güç unsurlarıyla ve kararlılıkla mücadele edilecektir. Terör örgütünün başta finans ve insan kaynağına erişiminin engellenmesi olmak üzere, tecrit ve yok edilmesi hedeflenecektir. Benzer şekil ve yöntemlerle, FETÖ ve Selefi Cihatçı örgütlere karşı “etkinlikle ve kararlılıkla” mücadele edilecektir.
İflas noktasına gelen ekonomiyi, içinde bulunduğu ağır krizden çıkarmak için “Sürdürülebilir Planlı Kalkınma” modeli esas alınacak, tüketim ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilecektir.
Türkiye’nin teknolojik yenilikleri kaçırmaması için, ihtiyaç duyulan teknolojik altyapı yatırımları öncelikle ele alınacaktır. Tarım, sanayi ve hizmetler kesimlerinde maliyetlerin düşürülmesi ve dış alımların azaltılmasına imkân verecek düzenlemeler hayata geçirilecektir. Bu bağlamda; Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kısa sürede kurulup, yeniden faaliyete başlayacaktır.
Türkiye Varlık Fonu tasfiye edilecek ve kamu harcamalarının Sayıştay tarafından bağımsız olarak denetlemesine olanak sağlanacaktır.
Kamu bankaları üzerindeki siyasal baskılara son verilecek, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) verimlilik esasına göre desteklenecektir.
Türk Dış Politikası, Parti merkezli, ideolojik ve mezhepçi yaklaşımdan arındırılacak, ulusal çıkarlarımız doğrultusunda, millî ve gerçekçi bir eksene oturtulacaktır. Türkiye Arap’tan fazla Arapçı, Filistin’den fazla Filistinci, Hamas’tan fazla Hamasçı olmayacak, Arapların kendi aralarındaki güç ve rekabet oyunlarına müdahil olunmayacaktır. Dış politikalarımız ve Büyükelçilik görevleri siyaset artığı çakma diplomatlar yerine, meslek memuru gerçek diplomatlar ile yürütülecektir.
Köy okullarımızı yeniden açacak, okullarımızda Andımızı yeniden okuyacağız. Artık vasıf ve özelliğini tamamen yitirmiş, işlevsiz düz liselerin tamamı, çağdaş ve toplumsal ihtiyaçlara uygun ve uygulamalı eğitime ağırlık veren meslekî ve teknik okullara dönüştürülecektir.
Türk gençleri kendilerini vatanlarında ezilmiş, dışlanmış, ihmal edilmiş ve geleceği çalınmış hissetmektedirler. Gençlerimize düşünce özgürlüğü, demokrasi, fırsat eşitliği, liyakat, şeffaflık ve hesap verilebilirliği olan bir Türkiye hazırlıyoruz. Gençlerimizin devletine ve hukuk sistemine yeniden “güvenmesini” sağlayacağız.
Sonuç olarak, AKP hükümetlerinin neden olduğu siyasi, hukuki, ekonomik ve güvenlik yıkıntısını, yüce Türk Milleti ile birlikte ve Milletimiz için düzelteceğiz. Devletimizi, geleneksel devlet anlayışımız ve cumhuriyetin kurucu değerleri kapsamında yeniden düzenleyecek ve Milletimize geri vereceğiz. Siyaseti kutuplaştırma ve düşmanlaştırmadan arındırıp, birlik ve kardeşliği esas alacağız. Yolsuzluk ve yoksulluğa karşı tasarladığımız çözümleri kararlılıkla işleme koyacak, gelir dağılımı adaleti ile sosyal refahı tabana yayacağız.
Ülkemizi artık kontrolsüzce bir iç savaşa doğru sürükleyen 13 milyon Geçici Koruma Altındaki Suriyeli ve kaçakları 1 yıl içinde ülkelerine geri göndereceğiz.
Türkiye, toplumumuzu siyaseten kutuplaştırıp bölen Cumhur ve Millet ittifakları ile onların açık/gizli ortaklarına muhtaç ve mahkûm değildir.
Türkiye aciz ve çaresiz değildir!
“ATA” İttifakı, Türk Halkına yeni ve güçlü bir seçenek sunmaktadır.
Artık umut ve çözüm var!
Artık halkımızın güven duyabileceği ATA ittifakı var!
Saygılarımızla.