Zafer Partisi Sözcüsü Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu partimizin haftalık basın toplantısında konuştu. “Gayrimenkul satışları durdurulsun. İsrail’in nasıl kurulduğunu unutmayalım” dedi.
Türk Milletinin bir defa daha çok üst düzeyde dayanışma örneği verdiği bu deprem felaketinde milletimizin başı sağ olsun. Allah kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet eylesin, yaralılarımıza acil şifalar, yakınlarına sabırlar versin .
Zafer Partisi olarak ilk günden beri deprem bölgesindeydik. Hiçbir şekilde siyasi yönümüzü ortaya koymadan bölge halkına sosyal ve psikolojik destek yanında, ekmek, su, battaniye, bebek bezi, giyim eşyası, kuru erzak desteğinde bulunduk . Hem mobil ekiplerle hem de Genel Başkanımızın başında olduğu Genel Başkan Yardımcıları ve GİK üyelerinden oluşan ekiple halen bile Adıyaman bölgesinde çalışmaları devam etmektedir. 400 ‘e yakın gönüllümüzle arama kurtarma çalışmalarına yardımcı olduk. “Neredeydiniz?” diyenler var ya onlara bu cevap olsun.
Devlet yoktu
İlk iki gün hakikaten bölgede devlet yoktu. Ben özellikle ve partimiz olarak devletçi bir partiyiz. Eğer, “Devlet yoktu” diyorsak buna inanmanız gerekiyor. Ambulanslar her türlü kaza riskine rağmen can siperane yaralı taşıdılar. Her tarafta saniye geçmiyor ki bir ambulans sesi gelmesin. Ancak deprem bölgesinde yaşayan gerek emniyet personeli gerek askeri personelden bir fayda görmek bir fayda beklemek yapılabilecek e büyük yanlıştı. Belki kendisi göçük altındaydı belki annesi göçük altındaydı belki çocuğu göçük altındaydı.
Dolayısıyla ortada bir güvenlik zafiyeti vardı ilk iki gün. Açlık ve susuzluk insanlara çok şey yaptırabilir. Ancak televizyon ya da beyaz eşya çalmak, kuyumcu dükkanlarını soymak, enkazı soymak, yağmacılık değil de nedir? Bunu biz “yağmacı” olarak söylediğimiz zaman yanlış bir şey mi söylüyoruz?
Açlık ve çaresizlikle yardım gelmesini beklemiştir
Yine ilk iki gün vatandaş kendi enkazını kendi kaldırmak, kendi cenazesini kendi çıkartmak zorunda kalmıştır. Açlık ve çaresizlikle yardım gelmesini beklemiştir. Bunların hepsine tek tek şahit olduk. İnsanlar bizlere kollarımızdan tutarak, “Ne olur bize bir kepçe getirin, vinç getirin” diyorlardı. Orada çalışan kepçeler vardı hakikaten ama şunu unutmamak gerekir; bir enkaz var. Daha ikinci gündeyiz. Onun altında canlı da olabilir. Kepçe enkazın üstündeydi. Oradaki operatör arkadaşın o güne kadar bir enkaz çalışmasında bulunmamış sadece kepçe operatörlüğü yapmış.
EMASYA Protokolü neden kaldırılmıştır?
Burada şunu sorgulamamız gerekiyor: EMASYA Protokolü neden kaldırılmıştır? Hangi güçler ve zihniyetler burada devreye girmiştir. Bu muhakkak sorgulanması gereken bir konudur.
Üçüncü günden itibaren anlaşılabilecek gibi değil inanın öyle bir şekilde yardım gelmeye başladı ki erzak, giyim eşyası, vinçler, kepçeler, tırlar. Bunlarla beraber arama kurtarma ekibi, sağlık personeli bölgeye akın etti.
AFAD koordinasyon konusunda yetersiz kaldı.
Burada bir özeleştiri yapmak durumundayız; AFAD koordinasyon konusunda yetersiz kaldı. Bu bölgenin büyük olması, depremin çok ağır bir deprem olması olabilir ama AFAD’ın yetersiz kaldığı koordinasyon konusunda gerçektir. Bir sürü arama kurtarma ve sağlık personeli onay verilmeyerek boş yere bekletilmiş hatta bir kısmı geri bile dönmüştür.
Depremin meydana gelmesinden 35 dakika sonra AFAD ilgili çağrıyı yapmıştı. Ancak bu olay başlarda ciddiye alınmadı. Yardımlar gecikmesine en büyük sebeplerden bir tanesi işte bu işin ciddiye alınmaması. 2019 AFAD Tatbikatı Kahramanmaraş senaryosu olduğu halde ve bu senaryo gerçekleştiği halde maalesef aynı reaksiyon gösterilememiştir.
Bir diğer husus; başından beri söylediğimiz liyakat konusudur. AFAD bugün bir bürokrasi silsilesi haline gelmiş, kimsenin sorumluluk almadığı ve sorumluya ulaşmak için çok yeri geçmek zorunda kaldığınız bir kurum olmuştur. Kızılay hakkında da bir sürü spekilasyon var. Neden çadırları gelmedi, neden mutfağı gecikti, neden seyyar tuvalet yok ki hakikaten oradaki en büyük sorunlardan birisi seyyar tuvaletteydi. Özellikle kadınlarımızın nasıl sıkıntılar çektiğini tahmin ediyorsunuz.
AFAD ve Kızılay aynı amaca hizmet ettiği halde neden birbirinden ayrı çalışmaktadır. Bazen bir şey soruyorsunuz, “Ona Kızılay karar veriyor” birisine soruyorsunuz, “Hayır, AFAD’a gideceksiniz.”
İsrail’in nasıl kurulduğunu unutmayalım
Depremin ilk saatlerinde partimiz Divan Kurulu olarak izleyeceğimiz yolu belirlemiş ve hükümete OHAL çağrısı yapmıştık. Yine aynı şekilde Hatay’ın bir milli güvenlik meselesi olduğunu unutmadan en az 3 Ay süre ile gayri menkul satışlarının durdurulmasını öneriyoruz. İsrail’in nasıl kurulduğunu unutmayalım. Halkımızın bu bölgeden oluşabilecek göçünün önüne geçmeliyiz. Orası bizim milli güvenlik meselesi olan çok özel bir bölgemizdir.
Çok eleştiri aldığımız bir konu özellikle Genel Başkanımızın: AKP’lilerin önce kurtarıldığı konusuna gelmek istiyorum. Sayın Genel Başkanımızın bu konuda bir açıklaması olmadı. Benim de şahit olduğum en az dört beş defa; depremzedelerin özellik yakınlarını kaybeden depremzedelerin, “Bizim yanımızdakine geldiler. Biz istediğimiz halde ‘hayır, şuradan çağırıyorlar, orada o partili birisi varmış ona gitmek zorundayız’ diye.” Bunların hepsi kayıtlı. Bu insanlar isyan halindeydiler, bunlara sessiz mi kalacaktık? Hayır.
AKP seçkinleri
Dün akşam Genel Başkanımız Twitter sohbet odasında tekrar gündeme getirdi ve şunu söyledi, AKP dahil bütün siyasi partilerin sempatizanları, siyasi partiye oy verenler onlar bir taraftaydı. Onlar normal halk olarak iş görüyordu. Bir de maalesef AKP seçkini olan bir grup vardı ki işte o AKP seçkini olan gruba kraldan çok kralcılar yardımcı oldular. İşte o ekipleri oradan yönlendiren oraya gönderenler kraldan çok kralcılar.
Buradan GSM operatörlerinde seslenmek istiyorum. Dünya kadar reklam veriyorsunuz, ilk iki üç gün hatta belki şimdi bile iletişimde çok büyük bir zorluk yaşandı. Oraya mobil araçlar kurup bu hizmeti sunmak bu kadar zor muydu ?
Türkiye bir pandemi nedeni ile eğitimde iki senesini kaybetti. Şimdi de çok büyük bir deprem yaşadık ve maalesef depremzedeler yerleştirilecek diye yurtlarımız boşaltılıyor. Üniversitelerimiz online eğitime geçiyor. Şimdi özellikle Akdeniz Bölgesi’nde ve Türkiye’nin çoğu yerinde oteller, misafirhaneler, kamplar mevcutken depremzedeleri yerleştirmek için yurtların boşaltılması ve üniversitelerde eğitime ara verilmesi online devam edilmesi Türk gençliğinin en az 4 yılının heba edilmesi demektir.
Hastanelerde inanın çok yeri dolaştık, isim vermekte çekinmiyorum; Hassa’da eski devlet hastanesi çökmüş. Yeni devlet hastanesi ise daha Nisan-Mayıs aylarında hizmete başlayacakmış. Bir kulak burun boğaz uzmanı ve bir başka kadın doktor arkadaşımız vardı. İki doktorla orası hizmet vermeye çalışıyordu. Şimdi soruyorum; sosyal medyada da paylaşılıyor, biz doktor olarak gittik, bizi beklettiler… Bu insanlar buralara yönlendirilemez miydi? Oraya bu sağlık desteği verilemez miydi? Bu saatten sonra cerrahini çok fazla işi yok onlar zaten gerekli şekilde hastanelerde yapılıyor ancak çöken hastanelerin bulunduğu bölgelerde küçük sağlık alanları oluşturularak özellikle çocuk, dahiliye uzmanları ve enfeksiyon hastalıklarının oluşturduğu küçük merkezler oluşturulması gerekiyor.