Eminim, siz de ülkemize 2011 sonrasında gelen 13 milyon sığınmacı ve kaçaktan rahatsızsınız.
Eminim, siz de sınırlarımızın yol geçen hanına dönmesinden rahatsızsınız.
Eminim, siz de eşinizin, kızınızın sokağa çıkarken taciz edilmesinden rahatsızsınız.
Eminin, siz de Türk halkının cebinden yılda 11 milyar doların sığınmacılar için harcanmasından rahatsızsınız.
Evet, Türk halkı sığınmacılardan rahatsız.
Türk halkının yüzde 90’ı sığınmacı/kaçak akınının durmasını ve gelenlerin vatanlarına dönmelerini istiyor.
Ancak; Türk siyasetinde Zafer Partisi dışında sığınmacı ve kaçakların vatanlarına yollanması konusunda politikası ve iradesi olan hiçbir parti yok.
Zafer Partisi, 13 milyon sığınmacı ve kaçak vatanlarına dönmeden ve yenilerinin gelmesini engellemeden Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizi aşamayacağını görüyor. Bu kadar parayı harcayarak sığınmacılara, ekonomik krizi aşamayız.
Zafer Partisi, sığınmacılar vatanlarına dönmeden kiralar ve hayat pahalılığının düşmeyeceğini biliyor. Çünkü ek olarak 13 milyon kişinin yaşaması hem kiraları hem hayat pahalılığını artırıyor. Zafer Partisi, sığınmacılar vatanlarına dönmeden gençliğimiz için en büyük tehdit haline gelen uyuşturucu sorununu çözemeyeceğimizi biliyor. Çünkü ülkemize gelen kaçaklar uyuşturucu kullanımını artırıyor.
Bu ve benzeri birçok sorun, 13 milyon sığınmacı ve kaçak vatanlarına dönmeden aşılamaz. Ancak mesele sadece bununla da sınırlı değil. Ülkemizin demografik yapısı hızla değişiyor.
Türklerde doğum oranı 1,7. Suriyelilerde ise 5,3. Üç katı. Bunun anlamı; 20 yıl sonra ülkemizde sadece Suriyeli sayısı 20 milyona yaklaşacak. Türkiye’nin milli birliğini böyle bir nüfus yapısı ile muhafaza etmemiz mümkün değil.
Esasen bütün bu göçlerin temel nedeni de ülkemizi bir iç savaşa sürüklemektir. Bizi, Türk- Kürt, Alevi-Sünni, Laik-Antilaik diye bölemeyen emperyalizm şimdi Suriyeli ve Afganlar üzerinden ülkemizi bir iç karışıklığa hazırlamaya çalışıyor. Irak ve Suriye’den sonra karışıklığı Türk topraklarına da taşımak istiyor.
Bu emperyalist komploya karşı kararlılık ile direnen ve Türkiye’nin iç savaş tuzağına düşmemesi için mücadele eden tek parti Zafer Partisi’dir.
Zafer Partisi’nin bu kararlı direnişinden dolayı ülkemizi göçmenistan yapmakta kararlı olan iktidara yakın bazı çevreler tarafından ahlaksız iftiralar ve saldırı ile Zafer Partisi’ne ve bana yönelik saldırılar düzenleniyor. Bu ahlaksız yalanlar ile saldıranların hangi psikolojik operasyon odaklı olduğunu, kimler tarafından finanse edildiğini gayet iyi biliyoruz.
Bu ahlaksız iftiralara cevap vermeden önce sizlere Suriyelilerin Türkiye’de kalmasını kimlerin istediğini kısaca hatırlatayım.
George Soros: Kim olduğunu biliyorsunuz. Bir uluslararası spekülatör. Macar – Yahudi kökenli ve dünyada siyasete yön vermek isteyenlerden birisi. Soros, Suriyelilerin Türkiye’de kalması için çalışıyor, bu konudaki çalışmalarını istemiyor. Gayet açık.
ABD: Suriyelilerin Türkiye’de kalmasını istiyor. Amerikan Hava Kuvvetleri’nin desteği ile çalışan RAND C. bu konuda rapor yayınladı, “Bu Türkiye için bir fırsattır, Suriyeliler Türkiye’de kalsın” dedi. Bu konuda rapor yayınladı.
AB: Kendisi, Avrupa Kalesi’ni kurarken Türkiye, Bulgaristan – Yunanistan sınırına üstüne para veriyor, “Suriyeliler Türkiye’de kalsın” diyor.
PKK/PYD: Suriyeliler Türkiye’de kalsın istiyor. Onların siyasi temsilcisi olan partiler de aynı görüşü savunuyor.
İŞİD ve El Kaide: Suriyeliler Türkiye’de kalsın istiyor. Çünkü onların içine daha kolay sızarak gizlenebiliyorlar. Yarın bundan Türkiye’ye yönelik terör operasyonlarına başlayacaklar.
Ümit Özdağ ve Zafer Partisi ile “Sığınmacı ve kaçaklar Türkiye’nin dostları olarak vatanlarına dönsün” dediği için iktidarın trolleri tarafından ve Erdoğan’ın yakın çevresi tarafından ağır saldırı ve hakaretlere uğramaktadır.
Şimdi, bize atılan iftiralara bakalım:
“Ümit Özdağ ve Zafer Partisi, İslam düşmanı” imiş. Bu büyük bir yalandır. Ümit Özdağ ve Zafer Partisi, Allah ile aldatanlara, şirk koşanlara, “Allah bende göründü” diyen şarlatanlara, Allah ile konuştuğunu söyleyen ahlaksızlara düşmandır.
Ancak; Zafer Partisi, Brüksel’den izin, Washington’dan destek alarak, “Ankara’nın şirretinden Brüksel’in şefaatine sığınıyoruz.” diyen bir kadro tarafından kurulmamıştır. Bunu söyleyen AK Parti’ydi. Biz, Zafer Partisi’ni kurarken önce Anıtkabir’i ziyaret ettik. Devletimizin kurucusuna dua edip, Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesini ziyaret edip, ondan aldığı toprağı Türkiye’ye Hacı Bektaş Veli’nin türbesinin önündeki karadut ağacının altına getirerek siyasete başladık. Soytarılık etmeyin. Bizi kimseyle karıştırmayın. Kendinizle hiç karıştırmayın.
Ümit Özdağ’a, “Yahudi” diyorlar. Bir Müslümana, Müslüman olmadığını söylemek büyük bir iftiradır, günahtır. Ben ailesinde dini alimler, hacılar olan bir Müslüman Türk’üm. Şimdiye kadar hiç söylememiştim ama bugün söyleyeyim; rahmetli anneannemin dedesi Mehmet Mehcilo Kani, 2. Abdülhamit’in sarayda imamdı. Açın bakın saray defterlerine. Yahudilik anne tarafından gelir. Ne annemde ne babamda Yahudilik yok. Siz, ne ahlaksız adamlarsanız? Siz, ne utanmaz adamlarsanız?
Ben Müslümanım ve Hoca Ahmet Yesevi’nin dizeleri ile de ifade ettiği gibi Müslümanım.
Ne diyor Hoca Ahmet Yesevi;
“Sevmiyorlar bilginler sizin Türkçe dilini,
Bilgelerden işitsen acar gönül ilini,
Ayet, Hadis anlamı Türkçe olsa duyarlar,
Anlamına erenler başı eğip uyarlar,
Miskin zayıf Hoca Ahmet yedi atana rahmet,
Fars dilini bilir de sevip söyler Türkçeyi”
Biz dinimizi Hoca Ahmet Yesevi’den öğrendik. Avşar Baba’dan, Pir Dede’den, Akyazılı’dan, Geyikli Baba’dan, Horoz Dede’den, Sarı Saltuk’tan ve Hacı Bektaşi Veli’den öğrendik. Biz, Ali Erbaş’ın arkasında saf tutanlardan değil, Mehmet Rıfat Börekçi’nin arkasında saf tutanlarız. Bizim İslam anlayışımız bu.
Ahlaksız iftiralar bunlarla da kalmıyor. “Ümit Özdağ Türk değil” diyorlar. Dağıstanlı “Lak” veya kaybolmuş “Tat” kabilesindenmişim. Bir de karar verin Lak mı Tat mı? Şimdi ben bir Kumuk Türk’üyüm. Dağıstan’da birçok halk var ve Türklüğümle de gurur duyuyorum. Türk olmadığını söyleyenleri görmek istiyorsanız siyasette sağınıza solunuza bakın. Ortada, “Ben Gürcü’yüm, karım Arap” diye dolaşan hangi siyasetçi.
Bir başka şerefsiz iftira, “Ümit Özdağ MOSSAD Ajanı” diyorlar. Kim söylüyor bunu? Saray çevresi söylüyor. Ak Parti trolleri söylüyor. Bunu söyleyenlerin tamamı ahlaksız, şerefsiz, yalancılardır.
Bu sadece bana yapılan bir hakaret değil Türk devletine yapılan bir hakarettir. Ahlaksız adamlar, siz Türkiye Cumhuriyeti’ni muz devleti mi zannettiniz! Türk Devleti bir MOSSAD ajanının veya bir başka ülkenin ajanının Türkiye’de bu şekilde siyaset yapmasına izin verir mi? MHP’de iki dönem milletvekilliği ve genel başkan yardımcılığı yağmasına izin verir mi? Bir şey daha sorayım; Devlet Bahçeli bir MOSSAD ajanını MHP’de genel başkan yardımcılığına atar mı? Bunu, Devlet Bey’e bir sorun bakayım.
Zafer Partisi yabancı düşmanı diyorlar. Oysa ben dahil hakkında yabancı düşmanlığı ile hakkında soruşturma açılan bir tane Zafer Partili yok. Aksine Zafer Partisi il başkanları olay çıkma ihtimali olan her durumda emniyet yetkilileri ile irtibat kuruyor ve bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Zafer Partisi’ni kimse ile karıştırmayın. Zafer Partisi kadroları yüksek bir vatanseverlik duygusu ve devlet hassasiyeti ile hareket ederler.
Ve Zafer Partisi Türkiye’ye gelen turistlere karşı değiliz. Araplar, Çinliler, Japonlar, Batılılar hepsi ülkemize turist olarak gelsinler. Biz yabancılara da düşman değiliz. Ülkemizdeki sığınmacı ve kaçaklara da düşman değiliz. Biz sığınmacıların ülkemizin dostları olarak ülkelerine dönmelerini istiyoruz.
Zafer Partisi olarak önümüzdeki süreçte başta bütün Arap ülkelerinin büyükelçilikleri ile görüşme talep ettik. Zafer Partisi’nin hükümete yakın medyanın yapmış olduğu dezenformasyon çalışmasının aksine bu ülkelerden turist beklediğini, öğrenciye ve sermayeye karşı olmadığını bizzat ileteceğiz. Ancak ülkemizin göçmenistan olmasına da izin vermeyeceğiz.
Şimdi derleyelim, toplayalım:
Soros, ABD, AB, PKK, El Kaide, IŞİD ve AKP, “Suriyeliler, Türkiye’de kalsın” diyorlar. Zafer Partisi ve Ümit Özdağ ise, “gitsin” diyor. Sizce Türk Halkının menfaatlerini hangi taraf savunuyor. Gitsin diyen Zafer Partisi mi, kalsın diyenler mi?
Erdoğan’a bir teklifim var. Recep Bey, gelin bir referandum yapalım, “13 milyon sığınmacı ve kaçak gitsin mi kalsın mı” diye soralım. Eğer bu referandumdan “kalsınlar” sonucu çıkarsa söz veriyorum Zafer Partisi’ni kapatır, evimize döneriz hepimiz. Var mı buna cesaretiniz? Var mı Türk halkının karşısına bir referandumla çıkacak yüreğiniz? Soralım Türk halkına, “kalsınlar mı gitsinler mi” diye.
Dün 13 milyon sığınmacı ve kaçağın vatanlarına dönmesini isteyen haberler yapan, bu konuda görüş bildiren 27 kişi gözaltına alındı. İddia “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma.”
Hem de saat sabah 05.00’te evlerine baskın yapılarak. Hukuka aykırı şekilde bilgisayarlarına, telefonlarına el koyarak. İçeride sohbet ediyor havasında konuşup cep telefonuna kayıt yaparak. “İstediklerimizi söylerseniz sizi serbest bırakırız” diyerek adeta yeni bir FETÖ’vari operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu konuda bütün yasa ihlalleri ile ilgili Zafer Partisi olarak suç duyurusunda bulunacağız.
Bu operasyonun Zafer Partisi’ne bir gözdağı operasyonu olduğunu gayet açık bir şekilde görüyoruz. Bize “Susmazsanız sizi hapse atarız” mesajı verilmek istenmektedir. Cevabımız kısa ve açık. Birbirimizi iyi anlayalım. Bizi öldürmeden susturamazsınız. Ben, Türk Milleti’ne yola çıkarken bir söz verdim. “Geri adım atmayacağım” dedim. Zafer Partisi makam ve ihale mücadelesi değil, vatan mücadelesi vermektedir. Doğru bildiğimden dönmeyeceğim. Bana, “Bizi yalnız bırakma, çıktığın yoldan dönme” diyen Türk gençliğini hayal kırıklığına uğratmayacağım, uğratmayacağız.
Şimdi, gelelim savcılığın yaptığı suçlamaya. Türk Ceza Kanunun madde 216’ya göre “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” maddesinden suçlama yapılıyor. Bunlar çok vahim bir iddia. Neden biliyor musunuz? Ülkemizdeki sığınmacı ve kaçaklarla ilgili bir kin ve düşmanlıktan bahsediliyorsa ülkemizdeki sığınmacı ve kaçaklar halk değil. Bu madde Türk halkı içerisinde bir ayrımla ilgili. Eğer siz, Türk halkının parçası olmayan, bu ülkede geçici sığınmacı statüsüyle veya kaçak olarak bulunanlara Anayasaya aykırı olarak “halk” derseniz Anayasayı çiğnemiş olursunuz. Türk milleti tanımını değiştirmiş olursunuz. Ne yaptığınızın farkında mısınız siz?
İkinci suçlama ise Türk Ceza Kanunu m.217/A’ya göre yapılmış. Bu madde ne diyor? “(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
“Gerçeğe aykırı bilgiyi” gerçeğe aykırı bilgi hangisi? Ak Parti’nin yayınladığı enflasyon oranlarına inanıyor musunuz TÜİK’le? İşte gerçeğe aykırı bilgi. Bu maddeyi uygularsanız TÜİK’çilerin hepsinin hapishanede olması lazım. İçişleri Bakanlığı’nın vermiş olduğu sığınmacı rakamlarına inanıyor musunuz? Bütün İçişleri Bakanlığı yetkililerinin hapishanede olması lazım bu maddeyi uygularsanız. Siz, Resmi Gazete’de vatandaşlık verilen yabancıların isimlerini yayınlıyor musunuz? Eskiden yayınlanıyordu. Neden yayınlamıyorsunuz? Türk halkı bilmesin diye. Biz açıklıyoruz. Açıkladığınız ne doğru ki size inanalım?
“Kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yayan.” Bunun elverişliliği olduğuna kim karar verecek? “Biz ölçtük eminiz” diyorsanız kamu barışı bozulmaya açık olduğunu itiraf ediyorsunuz. 3 milyon sığınmacı ve kaçağı bu ülkeye doldurarak kamu barışının bozulmaya hazır olduğunu itiraf ediyorsunuz. Biz mi getirdik bunları? Biz mi sınırları açtık? Biz mi besliyoruz? Suçlu sizsiniz. Türk halkına ve Türk tarihine karşı suçlusunuz siz..
Bursa’da siyaset ile hiçbir ilgisi olmayan bir iş kadını Suriyelilerin bir Türk çocuğunu ağır şekilde dövmesi ve bu dayağı videoya alıp paylaşması üzerine bir annenin duyduğu acı ile bir tweet atıyor. Diyor ki, “Bu yavrumuza bunu yapanlar serbest. Bu ülkenin polisi, savcısı nasıl hazmediyorsunuz bunları. Hiç mi vicdanınız yok, hiç mi ağrınıza gitmiyor. Yazık değil mi çocuklarımıza. Nerede sizin vatanseverliğiniz. Yazıklar olsun bizi bu hale getirenlere.”
Burada dövülen bir genç için yüreği sızlayan anne var. Polis kardeşlerine, savcı kardeşlerine sitem ediyor. Günah değil mi bu kadını sabah 5’te evinden aldınız? Nezarethaneye attınız da Ankara’ya getiriyorsunuz. Bu kadın mı şimdi Türk halkını kin ve nefret duyguları ile birbirine düşürüyor yoksa sizin getirdiğiniz 13 milyon sığınmacı ve kaçak içinde Türk çocuklarını döven, bıçaklayan, öldüren, ayaklarını öptüren alçaklar mı?
Zafer Partisi, Türkiye’deki temel sorunların ana sebeplerinden olan sığınmacı ve kaçakların tamamının, hukuka uygun şekilde ve güvenle evlerine gönderilmesi suretiyle, devletin güvenliği ve milletimizin bekasını sağlamayı amaçlayan bir siyasi partidir.
Zafer Partisi, Anayasamızın başlangıç kısmında belirtilen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk dört maddedeki temel değerlerimiz ile 66’ncı maddedeki Türk vatandaşlığı tanımlarına gönülden bağlı ve Atatürk çizgisinde Türk Milliyetçiliğini benimsemiştir.
Temel politikamız; Devletimizin, ülkesi ve milletiyle “bölünmez bütünlüğünü” gözetmektir.
Zafer Partisi kurulmasını takip eden süreçte, Türk siyasetinde önemli etkiler oluşturmuştur. Sığınmacı ve kaçakların ülkemiz için oluşturduğu beka sorunu, toplumumuzun artık yüzde 90’ı tarafından kabul edilmekte ve bu konunun çözümünde, Zafer Partisine güven duyulmaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin muhalefetsiz iktidar olmanın keyfini sürdüğü dönem artık sona ermiştir. Biz, AK Parti’ye AK Parti’nin istediği gibi muhalefet yapmadık, yapmayacağız. Zafer Partisi sarı muhalefet değil gerçek Türk muhalefet partisidir.
Zafer Partisi, Atatürk ilke ve devrimlerinden aldığı güçle, bugün tek ve gerçek muhalefet partisi olarak ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle partimize çok boyutlu saldırılarda bulunulması bizi hiç şaşırtmıyor.
Zafer Partisi deneyimli siyasi kadroları ve kurmay aklıyla, başta memleketimizin güvenliğini, ekonomisini, birlik ve beraberliğini tehlikeye atan, sığınmacılara arka çıkan tüm mahfillerle, Mustafa Kemal Atatürk gibi mücadele edecektir.
Çünkü Zafer Partisi Kuvayı Milliyedir!
Çünkü Zafer Partisi bilim, birlik ve barışı hedeflemektedir.
Çünkü Zafer Partisi, kanları pahasına cumhuriyeti kurup bize emanet eden Atalarımızın kutsal emanetine sahip çıkmakta kararlıdır.